Ramazan ayında temel olarak 2 öğün (sahur-iftar) şeklinde beslendiğimiz için vücudumuz bu beslenme düzenine alışmıştı. Ramazan ayı boyunca enerji...
Safra kesesi; karın bölgesinin üst tarafında, karaciğerin alt yüzeyine yapışık halde bulunan bir organdır. Karaciğer tarafından; su, safra tuzu, safra pigmenti, kolesterol, organik tuz, yağ asitleri ve lesitininden üretilen sarı yeşil bir sıvı olan safranın depo edilmesinde görevlidir. Safra; yağların sindiriminde, emiliminde ve kandaki bazı atık maddelerin vücuttan atılmasında görevli olan bir vücut sıvısıdır.
Safra kesesi safrayı depolar ve gerektiği zaman sindirim kanalına boşaltır. Safra kesesi genellikle açlık durumunda safrayı biriktirir, sindirim durumunda ise kesenin kasılmasıyla safrayı bağırsağa boşaltır.
Obezite, genetik faktörler, yaş faktörü, oral kontraseptif kullanmak, hızlı kilo kaybı ve sık doğum yapma gibi durumlar nedeniyle safra kesesi içerisinde safra taşları oluşabilmektedir. Yüksek enerji ve rafine karbonhidrattan zengin az posalı diyetlerin de riski artırmada etkili olduğu bazı çalışmalarla gösterilmiştir. Kadınlar, erkeklere kıyasla daha çok risk altındadır.
Safra taşları oluştuktan sonra safra kanalını tıkayarak ve enfeksiyona yol açabilir. Taş kanalı tıkadığında veya enflamasyona neden olduğunda genellikle yüksek yağlı bir öğün sonrası bulantı ve kusma ile beraber ağrı görülmektedir.
Çoğunlukla safra taşlarının oluşumundan kaynaklanan Safra kesesinin alınması ameliyatı kolesistektomi olarak adlandırılmaktadır. Kolesistit olarak bilinen safra kesesi iltihaplanmaları ve safra kesesi kanseri gibi durumlarda da tedavi amacıyla bu ameliyat gerçekleştirilebilmektedir.
Dikkat! Aşırı düzeyde az kalorili, şok diyetler, haftada 2 kilodan daha fazla vermenize neden olan herhangi bir diyet safra kesesi taşlarının oluşmasına neden olabilir!
Safra Kesesi Ameliyatından (Kolesistektomi) Sonra Nasıl Beslenilmeli?
Safra kesesi hastalıklarında yağ içeriği yüksek beslenme semptomları artırabilir. Çünkü yağ, safra kesesini uyarıp kasılmalara sebep olur. Bu nedenle düşük yağ içerikli beslenme modeli uygulanmalıdır. İnflamasyon varlığında (kolesistit) ise antioksidanlar bakımından (A ve C vitamini) yüksek beslenme modeli uygulanması hücreleri korur.
Tüketilmemesi Gereken Besinler
Yağlı peynir, yağda kızartılmış yumurta ve yumurta ve yumurta ile yapılmış besinler tercih edilmemelidir. (Yumurtanın vücutta tolere edilmesi kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bu yüzden tüketimi de kişiye göre belirlenmelidir.)
Fındık, ceviz, badem, fıstık gibi yağlı kuruyemişlerin tüketiminden kaçınılmalıdır.
Et, tavuk, balık gibi sindirimi zor besinler nadiren tercih edilmelidir.
Karaciğer, böbrek gibi sakatatlar ve tavuk derisi, salam, sosis, sucuk ve pastırma gibi şarküteri ürünleri tüketilmemelidir.
Bütün yağlı yiyecekler, kavurma ve kızartmalar ve her türlü paketli ve işlenmiş üründen uzak durulmalıdır.
Midede şişlik oluşturabilecek ve gaz yapabilecek sebze ve kurubaklagil çeşitleri tercih edilmemelidir.
Pul biber, karabiber, kimyon gibi baharatlar kullanılmamalıdır.
Turşu, sirke, çeşniler, et suyu, hardal, sarımsak, çemen, limon tuzu tüketilmemelidir.
Koyu çay ve kahve, limonata, boza, neskafe, kakaolu süt, alkollü içecekler, maden suyu, soda, hazır meyve suları, kola ve gazoz gibi asitli içecekler tüketilmemelidir.
Serbest Olan Besinler
Yağsız süt, yağsız beyaz peynir, yağsız yoğurt tüketilebilir.
Kurubaklagil içeren çorbalar tüketilmemelidir fakat süzgeçten geçirilmiş sebze çorbaları, şehriye ve pirinç ilave edilmiş çorbalar, yayla çorbası tüketilebilir.
Çiğ ve kabuksuz muz, kayısı, çekirdeksiz üzüm ve elma gibi meyveler tüketilebilir.
Kekik, nane ve tarçın gibi baharatlar kullanılabilir.
Açık çay, ıhlamur, salep, ayran, ada çayı tercih edilebilir.
Beyaz ekmek, makarna, kuskus, şehriye, erişte, pirinç, irmik, sade kraker tüketilebilir.